Numan Kurtulmuş: “Anadolu, Rumeli topraklarının gördüğü en büyük ihanet hareketidir”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Anadolu topraklarının, Rumeli topraklarının tarihimiz boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketidir. Diğer tarafında da tarihimiz boyunca yaşadığımız en büyük kahramanlık destanlarından biridir. 15 Temmuz’u unutmayacağız unutturmayacağız” dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunuyor. Kurtulmuş, Almanya’da polis tarafından darp edilen Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi. Ramazan Bayramının birinci günü Duisburg’ta eşi Nermin Hanım’la beraber arabasını park ederken eşyaları indirip park yerinden ayrılacağını belirtmesine rağmen darp edilen Mehmet Bey ile bir araya gelen Kurtulmuş, “Maalesef Alman Polisleri tarafından 4 polis tarafından darp ediliyor ve bir apartmanın girişine sokularak orada dövülüyor. Güvenlik kameraları vasıtasıyla bu görüntüler tespit edildiği için bu olaya karışan polis, Alman makamları tarafından açığa alınıyor” dedi. Diğer 3 polis hakkında da açığa alınma işlemlerinin devam ettiğini ifade eden Kurtulmuş, “Öncelikle kendilerine geçmiş oldun diliyorum. Bu ziyaretleri dolayısıyla da teşekkür ediyorum. Böyle vahim bir olayın Avrupa’da gerçekleşmiş olması, Avrupa’daki yabancı düşmanlığının geldiği boyutu göstermesi bakımından önemlidir. Bizi ilgilendirmekten daha çok Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren çok vahim bir gelişme var. Aşırı sağcı, ırkçı akımlar Avrupa gelişiyor. Yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ve özellikle İslam düşmanlığı, karşıtlığı üzerinden Türkiye düşmanlığı ve bunun somut göstergesi olarak da Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a karşı bir Erdoğan karşıtlığı, düşmanlığı gelişiyor” dedi.

“Avrupalı dostlarımızı uyarıyoruz”
“Bizim Avrupa’da zaman zaman bu örnekte görüldüğü gibi vatandaşlarımızın karşılaşmış oldukları tacizler, baskılar da bu kampanyanın daha doğrusu bu siyasi gelişmenin bir parçası olarak görüyorum” diyen Kurtulmuş, “Ve son derece yanlış olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bu olay sonrasında Alman yetkililere de teşekkür ediyoruz. Bu olaya karışmış olan polisin bir şekilde açığa alınması, diğerlerinin de açığa alınacak olması. O sürecin devam ediyor olması önemlidir. Türkiye olarak da şunun bilinmesini arzu ederim. Avrupa’da yaklaşık 5 milyona yaklaşan bir Türk nüfusu var. Burada yaşayan kardeşlerimiz hiçbir şekilde yalnız değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Türkiye’yi yönetenler olarak, buradaki kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın yanındayız, arkasındayız. Bütün müşküllerinin, bütün sıkıntılarının halledilmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyoruz. Her vesileyle de Avrupalı dostlarımızı uyarıyoruz. Bu artan yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, göçmen karşıtlığının ve Türkiye düşmanlığının Avrupa’nın siyasetine Avrupa’nın geleceğine en ufak bir katkısı olmayacaktır. Bu yol yanlış bir yoldur. Bu artan ırkçılığın Türkiye-Avrupa ilişkilerini, Türkiye-AB ilişkilerini zehirlemesine de müsaade edilmemesi gerekiyor. İkinci nesil buralı, üçüncü nesil hepten buralı dolayısıyla bizim buradaki Türk varlığımız Allah’ın izni ile kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacak. Avrupa kıtasında yaşayacak ve Avrupa kıtasının gelişmesine katkı sunacak uyumlu yurttaşlar, vatandaşlar olarak buradaki varlıklarını sürdürecekler. Bu tür şiddet olaylarının, hele hele devletin gücünü temsil eden makamlar tarafından uygulanmış olması asla kabul edilemez. Demokratik standartlarla bağdaştırılamaz. Ben bir kere daha kendilerine geçmiş olsun diliyorum. Bu vesileyle de geldiğiniz için ayaklarınıza sağlık, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” açıklamasını yaptı.
Darp edilen Mehmet Bey ise, “Bizde sizlere çok çok teşekkür ederiz. Şu iki hafta içinde fark ettim ki yalnız değiliz. Türkiye’nin arkamda olduğunu hissettirdiniz bize. Yalnız onu Almanlardan pek hissedemedik. Türk milletvekilleri olsun, konsolosluklar olsun. Hepsi bize yalnız olmadığımızı hissettirdiler. Sizlere çok çok teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

“Vazifemiz, bizim vazifemiz her zaman yanınızda olacağız”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Tajani ile görüşmemiz olacak. Orada Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği son noktanın gözden geçirilmesi, bizim açımızdan sorun gördüğümüz alanların kendilerine iletilmesi ve zaman zaman AB-Türkiye ilişkileri gerginlikler yaşıyor. Demin ifade ettim Avrupa’daki siyasi durum dolayısıyla ciddi bir gerginlik yaşıyoruz. Biz Türk tarafı olarak bu gerginliğin sebebi, tarafı değiliz. Bunların bir şekilde azaltılması, Türkiye AB ilişkilerinde yeniden olumlu bir ivmenin kazanabilmesi görüşlerimizi hem komisyona hem Avrupa Parlamentosuna başkanına ifade edeceğiz. Karşılıklı olarak yapıcı bir görüşme olacak, Türkiye olarak yolumuza devam edeceğiz. Bütün yapıcı tekliflerimizi kendileriyle paylaşacağız” diye konuştu.

“Demokrasinin temel kurallarından biri fikir özgürlüğüdür”
“Bizim için Çanakkale Destanı gibi, Kurtuluş Savaşı gibi büyük bir istikbal ve istikbal mücadelesi kazanımı ise Avrupa demokrasileri bakımından ise en az Fransız Devrimi kadar değerli bir gelişmedir” diyen Kurtulmuş, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Dolayısıyla bunun Avrupalı milletlere anlatılmasında çok büyük bir fayda var. Bunu anlatacağız. 15 Temmuz, o gece 16 Temmuz sabahına kadar olan süreç Türkiye tarihi bakımından da iki yüzü olan bir gelişmedir. Bir tarafında Anadolu topraklarının, Rumeli topraklarının tarihimiz boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketidir. Diğer tarafında da tarihimiz boyunca yaşadığımız en büyük kahramanlık destanlarından biridir. 15 Temmuz’u unutmayacağız unutturmayacağız. Hem kahramanlığa sahip çıkacağız hem o hainlikleri unutturmayacağız. Bunun için de buradaki halkımıza bunu anlatmak, Avrupalı dostlarımıza anlatmak için faaliyetlerde bulunuyor. Maalesef bazı ülkelerde bakan arkadaşlarımızın Türk toplumu ile buluşmasına müsaade edilmiyor. Bu toplantılar gerçekleşmiyor. İnşallah bu akşam burada Brüksel’deki vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Strasburg’daki kardeşlerimizle bir araya geleceğiz. Belçika hükümet yetkililerine, Fransız yetkililere teşekkür ediyoruz. Doğrusu burdur. Eğer demokrasi varsa demokrasinin temel kurallarından biri fikir özgürlüğüdür. Bir siyasetçi kendi halkı ile buluşmazsa, buna nasıl müsaade etmezseniz nasıl demokrasiden bahsedeceksiniz. Doğru olan budur.”